Sermayenin maşası olan tüm ülkelerde partilerden ve politikalardan bağımsız olarak eğitim sistemi sürekli kötüye gider. Bunun nedeni sermayeyi elinde bulunduranların düşünen, sorgulayan insan istememeleridir.

Aslında politikacıların halkı bölmeye çalıştığı falan yoktur. Politikacılar sadece orta sınıfla uğraşırlar. Sermaye sahipleri hangi parti, hangi ideoloji olursa olsun sermayelerini büyütürler, vergi ödemezler ve ülkedeki politikalarla ilgilenmezler.


Orta sınıf çalışır ve vergi öder ülkeyi yönetenleri seçtiklerini sanır ve birbirleriyle sürekli çatışır. Üst sınıfa çıkamayacaklarını bilirler ama devlet onlardan bu umudu kaybetmelerini de istemez. Diziler, şarkıcılar, örnek hayatlarla bu rüya sürekli yaşatılır. Orta sınıfın korkusu alt sınıfa inmektir. Bu yüzden devlet bu korku örtüsünü de asla orta sınıfın üzerinden çekmez. Devletin halka sosyal imkanlar sağlaması bu yüzden pek de mümkün değildir. Sadece göstermelik uygulamalar yapılır ve bu uygulamalar orta sınıfı asla rahatça yaşatacak seviyeye getirmez.


Tüm öğretim hayatımız boyunca devleti kutsar fikirlerden ve insanlardan korkarız. Manevi değer denilen şeyleri insandan daha değerli görürüz. Karşı görüşü sadece ona cevap vermek, ezmek için dinleriz. Devlet ise kendinin ne kadar da sosyalist olduğundan sürekli dem vuruken bunu özellikle “sosyalist” kavramını kullanmadan yapar. Çünkü sosyalizmin anarşiyi getireceğini ve demokrasiye aykırı olacağını devlet sayesinde artık herkes bilir.
İnsanların sorgulamasının, okumasının kötü olduğu halka ilmik gibi işlenmiştir. Bu yüzden üretim de Sermaye sahiplerinin elindedir. Orta sınıfın birşeyler üretmesi devlet eliyle en başında okullarda engellenir. Bu yüzden devlet için okullar çok önemlidir, öğrenciler veya öğretmenler değil.